top of page
Ara
  • Deniz Kilicgedik Sazak

Facebook'un Gizlilik İhlali - Kötü Yöneticilerin Kurum Kültürüne Etkileri

Güncelleme tarihi: 1 May 2020


Kurum kültürü terimi en moda günlerini yaşarken ortaya çıkan Facebook ve Cambridge Analytica’nin 87 milyondan fazla kullanıcısının bilgilerini satıp ABD seçimlerini manipüle etmesi skandalı, yöneticilerin kurum kültürünü nasıl zehirleyebildiğinin güncel örneği. 

İnsanları harekete geçiren temel etken ortak amaç ve değer duygusudur. Özellikle kurumlarda, daha büyük bir amaca hizmet eden ortak değerler çalışanları yakınlaştırır ve takım ruhunu destekler. Ancak dikkat edilmesi gereken yöneticilerin yanlış amaçlara kapılıp kendi sonlarını getirmemeleri. 

Son günlerde Facebook’da neler olduguna gelirsek: Mark Zuckerberg, Facebookta kendi deyimiyle oluşturduğu “paylaşımcı”, “topluluk” ve "aile" odaklı kültüründe insanların bilgilerini en baştan beri tüm uyarılara rağmen satmaya göz yumduğuydu. Zuckerberg, takımının ve üst düzey yöneticilerinin tüm gizlilik ihlali uyarılarını senelerdir göz ardı ediyordu. Bu skandal ortaya çıktıktan sonra günlerce sessiz kalan Zuckerberg ve Sandberg’in özürleri Facebook'un daha şeffaf olacağını vurguladı. Ancak olan çoktan olmuştu; kullanıcılar, müşteriler ve çalışanlar güvenlerini kaybetmişti bile, sonucunda da birçok hesap kapandı. 

                                          https://www.slashgear.com/facebook-mark-zuckerberg-cambridge-analytica-privacy-response-21523958/

Facebook gibi yıkım üzerine kurulan baskın kültürlerde ortak amaç ve değer yaratmak algısı ile ilerleyen liderlerin yaptığı en kritik hata etraflarında oluşturdukları takıma tamamen aynı düşünce ve görüşü savunan insanları toplamaları. Yöneticileri ile aynı görüşü savunan, her şeye aynı pencereden bakan bir takım, kurumu yavaş yavaş yokuş aşağıya sürükleyebilir. En üstten, en altta kadar aynı düşünen, olaylara aynı yaklaşan bir kurum, hatalarının farkında olmadığı gibi tehlikeleri de göremez. Bu şirket icinde çalışanları da ayırır: kendini şirkete adamışlar ve farklı düşünen, dışarıda kalanlar ( genelde kültüre ayak uyduramadıkları gerekçesi sunulur). Bu esnek olmayan bir kültürü oluşturur aslında ve dış etkenlere karşı da yetersiz kalır. Bu tür baskın şirket dinamiklerinde çalışanlar hatalı buldukları yönleri de açıkça yöneticiye söyleme cesareti bulamaz. Facebook’da da olduğu gibi doğruyu önceden öngörüp söyleyen birkaç insan iyi karşılanmaz. Zuckerberg gibi liderler de genelde negatif yorumlara göz çevirir ve bildiğini yapar. Zuckerberg kötü liderliğin güncel örneklerindendir. Hızlı büyüme ve yıkım üstüne yapılanan bir kültür zaten ne kadar sağlıklı olabilir.

Kurumlarda ortak amaç duygusu işe alımdan, motivasyona kadar bağlılığı etkileyen önemli bir unsurdur. Liderlere düşen en büyük görev de her durumda geri bildirime açık olup, değişime uyum sağlamaktır. Kâr kurumun ana hedefi değil, bir aracı olmalı. Şirketin hayatta kalabilmesi ise farklılıkları bir araya getiren, rakiplerden üstün ürün ve hizmet üretip, müşteri odaklı olmaktan geçer. Kültür müşteri ve çalışan bağlılığı odaklı, motif de hızlı kârdan ziyade sürdürülebilirlik olmalı. 

Facebook yöneticileri bundan sonra daha şeffaf olacaklarını vurgulasa da, kurumun bulunduğu zor geçiş dönemini atlatmak için motivasyon sağlamanın bir parçası olarak ofis duvarlarına “ FB’da hiçbir şey başkasının sorunu değildir” tarzı motivasyon yazıları asmaktan ziyade. Altta yatan hızlı yıkım kültürünü, takımda oluşan güvensizliği ve liderin ulaşılmazlığının çözülmesi, oluşturdukları kültü yıkıp, kültürün düzelmesinde çok daha etkili olacaktır.

bottom of page