
Türkiye’de aile şirketlerinin en sık zorlandıkları konulardan biri nesiller arasında çıkan tartışmalardır. Tartışmaların altında yatan nedenler arasında da genelde rol ve görev karmaşası yer alır. Bunlar Aile içindeki rollerin işyerine getirilmesi ve baba-çocuk ilişiklisinin bırakılıp, yönetici-çalışan rollerinin benimsenememesi gibi etkenlerdir. Eve iş götürmemek ya da, aile şirketlerinin durumunda, evi işe götürmemek her ne kadar zor olsa da kurumun geleceği için göz ardı edilemeyecek kadar kritik bir konu.
Başarılı aile şirketlerinin bir markası ve çoğu zaman kurucusunun oluşturduğu bir itibar ve öyküsü olur. Kurucuyla gelen bu etiketi gelecek nesiller korumaya ve taklit etmeye çalışırken farkında olmadan altında ezilebilirler. Özellikle de yönetimde baskın olan babanın savunduğu “büyüklerin yönetimi daha iyi bilecekleri” algısı bunu daha da kötü hale getirir. Desteklenmeyen gelecek kuşak, hem ağır bir yükün altında bulur kendini, hem de ihtiyacı olan yardımı isteyemez. Ufak hataları bile kabullenemeyen kurucu kuşağa göre ise, bir sonraki neslin yetersiz olduğu tahmini kanıtlanmış olur.
Kurucu baba çoğu zaman geçmişte başardığı için simdi de başaracağını düşünür ve kendinden sonra gelenlere fırsat vermez. Böyle olunca da bakış farklılıklarından kaynaklanan çatışmalar doğar. Aile şirketlerinde kurucu neslin anlaması gereken en önemli konulardan biri, işyerinin başarılı olması ve gelecek nesillere aktarılması için otorite ve kontrolcü yönetimlerini bırakmaları gerektiğidir. Zorluklar içinde kurdukları şirketi yanlarında götüremeyeceklerini anlamak en başarılı aile şirketi kurucuları için bile zor olsa da, şirketin geleceği için çok önemlidir. Bırakabilmek, gelecek nesle biraz daha kontrol vermek ve değişim için olanak sağlamak şirketi ayakta tutmak için atılmış önemli bir adım olacaktır.
Aile içi dinamiklerini şirkete getiren bireylerde başarısızlık kaçınılmaz olur. Bu yüzden ailedeki ve işyerindeki roller arasında keskin sınırların belirlenmesi, hukuki yollarla rol ayrımlarının detaylandırılması çok önemlidir. Aile sorunları şirketin dışında bırakılmalıdır, benzer bir şekilde iş sorunları da eve getirilmemelidir.
Bunun için yapılabilecekler arasında; iş ilişkilerini ve her türlü kararı yazıya dökün ve bir yönetim kurulu oluşturun. Her görev, rol, ve hisse dağılımını belirten bir “anayasa” düzenleyin. Bunu yapmak ileride oluşabilecek sorunların ve tartışmaların önüne geçer. Ayrıca hiçbir aile üyesinin başına buyruk kararlar vermemesi gerektiği ve kurulda kararların konuşulması gerektiğinin de vurgulanması gerekir. Toplumda da belirli değerleriyle tanınan aile şirketlerinin güçlü ve otoriter kurucuları için bu durum zor olsa da gereklidir. Sınırlar belirlemenin, anayasa ve kurul oluşturmanın faydaları arasında kurucuların taşıdıkları ağırlığı hafifletip nefes alabilecekleri ve iş ile yaşam arasında denge oluşturabilecekleri aktivitelere zaman ayrılabilmeleri de yer alır. Bu tür aktiviteler hem ruhsal sağlık açısından hem de verimlilik açısından önemlidir.
Ayrıca doğru dengeyi yakalamak için iletişim kanallarının önceden belirlenip, güvenli bir iletişim bağının kurulması gerekir. Örneğin; haftalık toplantılar yaparak başarılar, olası sorunlar ve her türlü şirket içi konuyu konuşmak için zaman ayırmak olası riskleri önler ve oluşabilecek çatışmaların önünde geçer. Herkesin görevini önceden bilmesi ve açık iletişim kurması karar verme aşamasını da hızlandırır.
Dikkat edilmesi gereken bir başka konu da, aile bireylerin arasındaki yakınlığın aile şirketindeki profesyonelleri dışlanmış hissettirmemesi. Genelde aile içinde yakınlık ve güven duygusu bilinçaltında daha etkin olması, bazı sınırların önceden ortadan kalkmış olmasına ve farkında olmadan dışarıdan gelen çalışanların dışlanmasına neden olabilir. Bu nedenle aile bireylerinin hepsinin bir arada aynı ofiste olması veya bazı aile bireylerine normalde olmadıkları iş statüsünü vermek ve rolleri dışında karar verme yetkisi vermek sıkıntıya yol açabilir.
Sık karşılaşılan bir başka sorun aile üyelerinin, özellikle kurucu ile çocuklar, arasında çıkan tartışmaların saygı çerçevesini aşması. Tartışmalar bir tarafın küsmesi, şirkete gelmemesi, kin tutması ve hatta bazen fiziksel şiddetle sonuçlanmasına kadar ilerliyor. Bu tür durumlarda aile dışından olan çalışanların da rahatsız olduğu gibi, şirkette genel bir güvensizlik duygusu hakim olabiliyor. Aile üyelerinin birbirine karşı saygılı davranıp, herkesin içinde tartışmanın dozunu kaçırmaktan kaçınması gerekir. Herkese eşit davranılması aile bireyleri ve çalışanlar arasında güven ve profesyonellik oluşturur.
Aile içi tartışmaları önleyecek bir başka faktör de gelecek nesil için profesyonel bir liderlik eğitimi ve planın oluşturulması. Kimin yönetici pozisyonunda olacağının önceden belirlenip, bu hedefte eğitilmesi şirketin geleceği açısından önem taşır. Gelecek kuşağın ilk iş deneyimini kendi şirketinin dışında alması ve başka yerlerde çalıştıktan sonra aile şirketine dahil olması farklı bakış açıları getirebilmesini sağlar.
İşyerlerinin kurumsallaşması ve geleceğe taşınması için kurum kültürü oluşturmak en başta yapılması gereken konulardan biri. Kurum kültürünün oluşturulmasında şirketinizin mevcut yönetim felsefesini etkileyen değerleri açık ve net şekilde sıralayın ve bunların günlük organizasyon yapısına olan etkilerini belirleyin. Değerlerin net bir şekilde belirtilmiş olması ve çalışan herkesin benimseyip uyması önemli. Değerlerin merkeziyetçi ve otoriter bir yönetim anlayışından ziyade, güven, ortak başarı ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda oluşturulması kurumsallaşmak için atılan bir adımdır.
Bazen de aile şirketlerinin stresi içinde durumu dışarıdan daha net gören birisine danışmak daha faydalı olur. Deneyimli danışmanlar, kurucu ve aile bireylerinin fark etmedikleri bakış açıları sunup, farklı perspektifler sayesinde kurumsal gelişimi tetikler.
Aile şirketinizde olası kuşak sorunlarının önünde geçmek ve bulunduğu durumu anlamak için kendinize sorabileceğiniz sorular:
Aile şirketinizde her birey için görev ve roller arasında kesin sınırlar ve belirli görev tanımları var mı?
Aile içinde yaşanan bir sorunun, işyerinde aileden olan bireylerle olan ilişkinizi etkilemesine izin verdiniz mi?
Şirkette karşılaştığınız iş sorunlarını evde çözmeye çalışıyor musunuz?
Aile bireylerinin çalışma yerleri bir arada mı?
Sahne arkasında, çalışanlardan uzak kalması gereken sorunlar hiç işyerinde herkesin önünde tartışmaya dönüştü mü?
Şirketinizde tanımladığınız değerler neler? Bunlar çalışanlarda güven, eşitlik ve ortak basari duygusu sağlıyor mu?