top of page
Ara
  • Deniz Kilicgedik Sazak

"Çok Yoğun" Olmak: Zaman Yönetimi ve Verimli Çalışma

Güncelleme tarihi: 1 May 2020


Kaç saat çalışıyorsun?

Ofiste olduğun süreden bahsetmiyorum. Akşam eve geldiğinde veya yolda kontrol ettiğin maillerden, bayram tatilini ailenle geçirmek yerine bilgisayar karşısında çalışarak harcadığın vakitten ve aklın ofis işlerinde takılı geçirdiğin tatil günlerinden bahsediyorum.

Peki mesaide kaç saatini iş dışında aktivitelerle geçiriyorsun?

Mesela sabahları kahvaltı yapıp, haberleri okuyup, geçen gün gördüğün o elbiseyi online satın alarak veya instagramda gezinip, telefonda konuşarak.

İş ve özel hayat dengesi geçmişte kaldı; iş evimizde, ev sorumlulukları da ofiste artık. Tüm kavramlar iç içe geçmiş durumda. Hiç olmadığımız kadar stresli ve hiç olmadığımız kadar kaygılıyız. Depresyon verileri son yılların en yüksek rakamlarını gösteriyor. Bir o kadar da "meşgulüz", hayatımız "çok yoğun". Peki daha verimli miyiz? İki saate yapılacak iş gerçekten iki saatte bitiyor mu?

Hepimiz akşamlarımızı veya hafta sonunu ofiste geçirdik. Tüm dış etkenleri, uyaranları göz önünde bulundurduğumuzda bazen gerçekten mesai saati dışında işler daha hızlı bitiyor.

Fakat işin aslı şu; fazla çalışmak verimi azaltıyor. Henry Ford, uzun çalışma saatlerinde hatalarının arttığını gözlemledikten sonra 6 iş gününü 5 güne düşürmeye karar verdi. Sonuç ise fabrikasındaki çalışanlarda verim artışıydı.

Uzun saatler çalışmak çok iş yapmak anlamına gelmediği gibi, mutluluğumuzu ve sağlığımızı da olumsuz etkiliyor. Tam tersine, bitiş tarihi belli olan projeler ve bu zamanı kullanabilmek, iş kalitesini artıran en büyük etkenlerden.

Şirketler artık daha yenilikçi yöntemlerle çalışan mutluluğunu ve verimi artırmanın yollarını deniyorlar. Bazıları haftada dört iş günü mesai, evden çalışma veya esnek çalışma saatleri uygulamaya başladı. Verilere göre de, daha az mesai saati işlerin daha hızlı bitmesi ve daha çok verimle sonuçlandığını gösteriyor.

Kendine zaman ayırmanın bunun yanında yaratıcılık, karar verme ve problem çözme becerilerimiz üzerinde de etkisi var. Dolaylı olarak mutluluk ve sağlığımızı da etkiliyor. Sahlgrenska Üniversitesi Hastanesinde hemşireler ile yapılan araştırmada, daha kısa saatler çalışanların daha az sağlık sorunları nedeniyle rapor aldığı gözlemlendi.

Kısacası "meşgul" ve "çok yoğun" olmayı bir etiket haline getirmektense, kendimize odaklanıp zihnimiz ve ruhumuzun ihtiyaçlarına göre hareket etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Fazla çalışmak kimseye yaramadığı gibi bizi ve çevremizi yıpratıyor, hayatı kaçırıyoruz. İş ve özel hayatımız arasında ayrım yapıp, kendimize zaman ayırdığımızda daha çalışkan, daha verimli, daha yaratıcı ve en önemlisi daha mutluyuz.

bottom of page